
Günlerimize
Evlere ve yollara adanmış
Kara yazgının ortasında bir sokak lambası yanıyor pervasız
Kökleri derin nar ağacına dönüyor böylece duvarımızın arkasındaki bozkır
Annemle karşılıklı gülüyoruz kanatsız bir kuşun ardından düşüşüme
İçimize kış sağanağı dolarken gülüyoruz
Ellerimiz uyuşurken gülüyoruz
Adımlarımız sıklaştıkça sağanak artıyor.
Avlumuza bebek çığlığı dolarken bakıyoruz iğneli sabahlara
Hedefsiz bir kurşunun sesiyle yaklaşıyor bize gülümseyişimiz
Evimizdeki soğukluk
Bir başka kapı açılır gibi keskin
Her şeyimiz yarım,
Bedenimiz tam.
Aksak yürüyüşlerle akşamüstüne atılıyoruz
Bir elinde ben, bir elinde silik silüet
Ağlamaklı değiliz, bizden ziyade
Adımlarımı sana uydurmaya çalışıyorum
O günden sonra
Her gün
Dönüyoruz her şeyden geri ve onlardan ileri
Senden öğreniyorum bunları, kıymık gibi batan geceyle beraber
Ay, orta yerinden çatlayarak iniyor balkonumuza
Aydınlık saçamadan tutuluyor tüm ihtişamıyla
Beni içine çeken karanlığıyla köşesinde duruyorum, yalnız.
Sokağımız hep karanlık, yalan söyledim.
Işığımız olmadı bizim senden başka.
Bir yerde duruyor ağrılarımız, biliyoruz hepimiz.
Yine de söylemek istedim, sana bakmanın ve görmenin ne erişilmez olduğunu
Bilmenin yerine anlamayı seçtiğim için
"Hiç böyle olmamıştı" derken dostuma, umutlu ve serindim.
Görüyorsun her şeyinle bugünü anne, teşekkür ederim.
