
Belki Mucizedir
Taş alnıma düştüğünde gözüme değen kalabalığı yardım
Parmaklarıma ücra, alnıma atların rüzgârları
Günü al aşağı etmeye hınçlanan yılkı sis perdesini yarıyor düşümde
Koluma girmekte dün, yolunu kaybetmekte meşgul ihtiyar
Oysa ona hiçbir hayatta yarenlik etmemiş biriyim
Taş alnıma düşmezden önce ben, kendimi çağırdım meydana
Bilmeden de olsa sefanın sinsi derdini sağrısız bacaklarımda her gün hissederdim
Ak bir çizgiydim Cem gelmezden önce, kadehi beri tut.
Kimse görmedi, arşınlanan yolu başsız da yürüyebildiğimi
Yaşamamış herkesin ölmesinin de gerektiğini kağıda mı yazacaksın?
Duyuyorum, velut bir karanlık şehre düşüyor, kafanı yukarıya çek
Savaşın narası değil elbet, kurşundan örülme günler hülyamı yakmıştı ve dalları
Fakat kınına sarılıyor düşman, suyun uyumadığını biliyorum
Alaca kanatlarını göstermekle dikkat talep ediyor zaman
Ah, benim söyleyeceğim bir yangındır toprağı deşen şu ıslak tohum
Bugün de yaşamakla meşgul, bugünü de hazin gece belliyorum
Gözlerimi örterek giriyorum hüzünden yapılma evlere.
Taşa kan birikti, kan taşa değdiğinde dört nala koşuyordu taylar
Omuzlarının dalgalanan gururu gözümün eşrafına dokunsun ey perî
Şanımı kendime sakladım, kem bil gam eteğine sarıldığım şu boğazımın kuruluğunu
Bir yudum su, biraz su...
Gömleğimi parçalayıp seraba bıraktım
Geldi raks içinde kuyunun izini sayıklayan
Görmediğini söyledi ıssızı da alenen kadar
Gömleği diktim ve örttüm meşguliyeti sayıklayan beyaz geceyi
Attı suya beni, sem değil dedikten sonra saydı kaç yıl beklediğini
Gözlerini kahreden eşyaya açtı ve "Aşk" dedikten sonra eline mühürledi güneşi
Edrikni, alnımın ateşine benzedi elinin içindeki
İçimdeki içe benzedi, inkârın kapısına erişmeyen kan lekesi
Işık, günden ziyadedir; benden ziyade, huzurlu musun ey görülen
Sana değmenin cüreti, asabımın kudreti yalnız yağmurladır
Hakikat, dilsiz adımı yelesiyle boğazlamadan göründü özüme
Muma ervah değiyor, sinekleri kitabımdan çekmiyorum
Yaşım geçkin güllerin solmaya yüzü olan yaralarında
Ey yara, hoşnut musun soyulan yüzüme süslenmekle
Gerilen eklemlerimle seni, eşiğe basarken gördüğümde, “örttün” dedim bir miktar acıyı
Kaldır ayağını, cemrem cem olmuş dönmekte dünyanın peşinde
Sen bana kadehin renginden bahset, hâle sana içtiğimden
Reng göze görünmeyendir, kaldır kanlı ayağını göğsümden.
