
Ağaçkakanlar
Büyülü yuvalar kuruluyor, temiz ve beyaz düşlerle Yüzlerde sahte sırtlan, akan yaş paralıyor üstü başı
Gri koltuk, mavi duvar, sarı balkon...
Acıya bürünüyor yuvanın tüm uzuvları
İklimi sonbahar, düğün davetiyeleri atılmış çatının gözüne,
Kırık vazo yanında ateşlenmiş dumanı üstünde tabanca,
Cilalı tırnaklardan çıkmış adaletin simgesi; “Ah!”
Boynuna dolanmış el alemin sırça lafı.
Avuçlarını açıyor inci taneleri, kasılmış kalmış sevgi bahanelerinin erleri
Kavşaklarda tünüyor ağaçkakanlar, demir parmaklıklar ya delilerin ya katillerin evi
Yeni alınan kaşık bıçak seti, aşkın kanlı delili
Rüyadan uyandı kaçıp saklananlar, rüzgarın şiddeti ağaçları devirdi.
Gökyüzü şahit, yeryüzü şahit, kan kırmızı perde şahit.
Bir beden daha toprağa ekildi, toprak şahit.
Merhamet uzak bir ülkenin çiçeksiz bitkisi, çocuklar şahit.
Adalet tebessümü soğuk bir dağın yol çıkmaz tepesi, kadınlar şahit.
KADINLAR ŞAHİT!
