Vira
Yıllar böyle hince yoksulluğu öğretti bize
Böylece açıldı aramız nasipsiz insanların yollarıyla
Biz vahşi çarkın yavanlaşmış ağız kokusunu her defasında
Yoklukla karşıladık durduk, safi yoklukla
Hayata karşı bir karşılığım var benim
Mavi mızrak üstüne çizilen divitin kan lekesini boğazımda hissedebilirim
Kızıl hançeresi hayatın sessiz ve küheylan
Özel sesini gönlüme sakla, susmak bana hassa bir davul
Vur sesine gönül, vur da toprağa doğ
Penç senin Tanrı'n mı?
Bir daha soruyorum bağırarak
Karanlığa mülk saydığın bu tanımazlık suya değmez
Ateşe değmez günahkâr putlar bile
Ömrüme sus, sus, sus
İnanmadığın Kabe'yi ben yıkmadım.
Elimin çiziğinden bile mühim değil
İnce bir faça ile pekâlâ her şey düzelebilir
Kalbimi yaran o menus kahır
Uçurumlara teslim ediyorum bilmeden kimdendir
Benden misin?
Ben misin?
Gönlümün ortasında arabesk ağrı izi
Kapalı gözlerine eşrafın hainlik bahşedilmiş
Üzülmenin bendeniz kibri üstüne tünemekte şerhi yüzlerin
Alıkonulan sefa cumartesi günleri gidilen iş yeri
Huzur, raflarda duran ölünün habercisidir.
Ve mecal kudretini gösteriyor kanatlarıyla
Sen beni tanımazsın ey adem
Yanına sığınan kemâl de bana tapınmaz
Deccal gösteriyor iplikten kendini
Kadınlar alıp örüyor şehrin üstüne iyiliği
Güzelliğin alametleri değiyor çirkinliklere
Ölüyor kanadımızdan düşen vicdana ağır gelen yürüyüşler
Cehenneme gideceğiz bugün
Masivası Rab olmayan gelincikler
Vehmi arayacağım kuytu düğünlerde
Omzuma sarılan perişanın güzelliğini bugün anlatmayacağım.
Nasıl olmalı hayat döğüşü
Kör yasaklar bugünden görmeli midir hayat bahçesine
Gülü satana rağbetin kahrı damağımda bin yıldır
Nerede kaybolan gençliğim
Nerede sorduğum ihanetlerin riyakâr kapıları
Olmayan kapıları kim çaldı
Bahçeyi ben yaktım
Bahçemi ben çattım.
Rüzgâr vuruyor çanlara
Çanlar mesul değil
Rüzgâr değiyor çanlara
Rüzgâr mesul değil
Ölüm getiriyor çanlara
Ölüm mesul değil
Ölümdür duyulan balkondan
Evvele karışmayacaktı günahım
Pişman değilim.
