
Âmâ
yarına uyanmanın arzusuyla daldığımız bütün uykulara
Sesi kısılmış harlı ateşin izleri görmek istiyor her şeyi
Bir sokak tanıyor bunca kimsesizliği
Tırmanılan her ağaç aslında aşağıda
Bir kedi başı okşanmak için köşede
Bir bıçak saplanmayı bekler bir elmaya
Her dönüş aceledir gidilen yerlerden
Sen bir nehre inmeyi düşlersin sonsuz uykunda
Üzerinden bir taş seker
Belki üç
dört
beş
Arkanı dönmeden gözüne değer yalnızlığının
Hiç sorulmayacak sorulara cevap vermeye başlarsın böylece
Bir gözü kör yalnızlık izler artık seni
Bilinmezden haykıran biri olur kurduğun düş
Ay ve yıldız ve gök seninle
Boşluk hoş bir yenilgidir geriye dönüp bakınca
Sonrası
Dilinin ucunda bir dua gibi sayıklanır
Uzak topraklar üzerinde kayıp düşünce aşk,
Yamalı bir güne çevrilir her bakış
Ve sarılarak zamanın tazeliğine
Bir yara açılmış olur en güzel yerinden
Derinde durur hiçlik ve birkaç fotoğraf
Kulağının ötesindeki ses hâlâ yankılanır
-Sevgiyle çoğalmanın azizliğine aldanmışsın
Kalk ayağa ve bağır:
Yalnızlık kör baykuşun kanadının altında saklıdır.
