
Şeyhülislam Sunullah Efendinin Ruhaniyetine İstimdat
Bir fetva karalayıp adaletin mürekkebiyle
Üzerimize yapışan bu irezilliği
Soluklarımızı, sevinçlerimizi ve gönençliğimizi hapseden
'Çirkin söylevciler'i
Tüm siyah kılıflı canileri
almalısın...
Çünkim, ne ayağımızda don koydular
Ne para ne pul koydular
Yüz binler aldılar, beş on koydular
Semirdiler Hind'i Çin'in meyveleriyle
Hey Sunullah Efendi, hey!
Bu iri düğmeli, cepli, cübbelliler
Nuşirevan'dan daha iddialı, daha adiller
Her biri bir yemin etmiş kutsalı üzre ama
Bir haklı, bir köylü, bir yurttaş uğradı mı kapılarına
Hatta daha uğramamışken
Hatta daha doğmamışken isyancı oluverir de
Yerden yedi kat arşa kadar haksız çıkarlar
Bunların beyleri de hayli fiyakalı
Uçan atları, halıları, billur sarayları
Boyunlarında kravatları
Kapılarında muhafızları
Mızıkayı Hümayunlarında yoksulların derisinden yapılmış davul,
Çalarlar efendim, çalarlar!
Kaf Dağında görülmemiş böyle büyük çalgı
Kurulmuşlar altı yüzü bey konağı sofrasına da
Doğru oturup eğri konuşurlar
Hepsi de Mervan'ın, Yezid'in eniği Şişirdiler efendim, şişirdiler göbeklerini!
Ne karınlarında yer kaldı ne de kıçlarında bir ağız, yediğini çıkaracak
Bu halkın ağzından bir şer çıkıp en sonunda
Hepisinin boğazını ısıracak
Yaz Sunullah Efendi yaz!
Zamane âlimi yanlı oldu
Masumlar hep zanlı oldu
Ne bir yer kaldı bu cehaletten kaçacak
Ne de bir mevsim, bir ikilim, bir yaz...
Yaz fetvanı, yaz!
Nasır tutmuş ellerimiz çalışmaktan,
Dökülmüşüz illetli gibi harabelere
Daha gün ışımadan at gibi solumaya başlarız
Kamburlaşmış sırtımızda taşırız Meclis-i Ala'nın yükünü
Sorsan, 'biz rahatız, biz mutluyuz, biz biriz
Aynı kadırgada yüzeriz'
"Hep bir ağızdan türkü söyleyip
Hep beraber toprağı süreriz"
Ama bilsen, biz dağlarda, ayaz ile
Düşman ile eşkıya ile cebelleşirken
Kendileri saraylarında sefa süredurdular!..
Ver Hazret, ver!
De ki; 'Bunların cemii tebayı kırmak
Ve pare pare ayurıp
Yoksulun, miskinin, heybelerini hiç edüp
İşkembelerini davullandırmak suretiyle
Ve servetlerini hâcelere değil
Arka bahçelerinde oyun oynaş etmek üzre harcayup
Asi olmuşlardır
Tiz derdest edülüp hakkın sorulması caizdir.
Marks Efendizade'nin de içtihadıyla
bu husus sabittir"
